- SİTEME HOŞ GELDİNİZ-


   
 
  Peygamberlerin sıfatları

Her şeyden önce bütün peygamberler insandır, kuldur. Her peygamber doğar, büyür, yer, içer, uyur, evlenir, çarşı pazarda gezer, ticaret yapar, insanların arasında yaşar, onlarla aynı şartları paylaşır hasta olur, aç kalır, ömrü tükenir vefat eder; ebedi aleme gider. Bu yönüyle insanlarla ortaktır. Ancak onlar Allah tarafından terbiye edilmiştir. Kendilerine yüksek bir kabiliyet, marifet, muhabbet ve feraset verilmiştir. Kendileri, insanların ıslahı için hazırlanmıştır. Allahu Tela'dan gelen vahyi alacak bir kalp ve imkana sahip kılınmışlardır. Zahir ve bâtınları ilahi nurla yıkanmış, temizlenmiş, feyizlendirilmiştir. Meleklerle görüşecek, konuşacak kıvamda yaratılmışlardır. Her işleri dengeli, edebli, şerefli ve hikmetlidir. Allahu Teala'nın ahlakını ve ahkamını en yüksek seviyede temsil ve tatbik ederler. Basit hal ve davranışlardan uzaktırlar. Peygamberlerin sultanı Hz. Rasulullah (s.a.v) Efendimizi anlatan edib, ne güzel söylemiş:

 

Zahiren beşerdir; lakin beşer gibi değildir.

Elmasa da taş denir, fakat o ayrı bir şeydir.

Melekler bir kez Onu görmek diterler;

Gelip ayağına yüz sürmek isterler.

 

Peygamberler insanlardan seçilmiştir. Bazı insanlar bunu yadırgamışlar ve: "Bizi, bizim gibi bir insan mı hidayete ulaştıracak? O da bizim gibi yiyor içiyor, aramızda geziyor" diyerek kibir ve fitneye düşmüşlerdir. Peygamberler de, Kur'an-ı hakim'in değişik ayetlerinde belirtildiği gibi, bu kimselere: "Evet, biz de sizin gibi bir insanınız, fakat Allah bize vahiy indiriyor, meleğini gönderiyor, hüküm ve emirlerini bildiriyor, elimize mucize veriyor; Allah'ın emriyle sizi hakka davet ediyoruz" diyerek işin derin, farklı ve akıl ötesi boyutunu hatırlatmışlardır.

Peygamberler, kendi akıl, düşünce hesapları ile hareket etmezler. Hiçbir peygamber, önce ince ince düşünüp, ben nasıl bir din ortaya koyayım, insanlara ne mesajlar vereyim, onların kalbine ve aklına hangi cazip fikirlerle gireyim diyerek işe başlamamıştır. Onlar peygamberlik vazifesini aldıktan sonra tamamen Allahu Teala'nın kontrol, sevk ve idaresinde hareket ederler. Hangi ayetin hangi zamanda geleceğini önceden bilmezler. Davetin hangi boyutlara ulaşacağını baştan kestiremezler. Bunun hesabını da yapmazlar. Sadece en güzel şekilde ilahi emir ve hükümleri insanlara ulaştırmakla meşgul olurlar. Allahu Teala'nın muradına tabi, hükmüne ram olup sonucu beklerler.

Peygamberler, insanların hidayet ve kurtuluşu için canlarını ve mallarını verirler, fakat onlardan hiçbir maddi ücret, rağbet, menfaat ve alkış beklemezler. Ümmetlerinden istedikleri tek şey, alemlerin Rabbine güzel kulluk etmeleri ve O'nun rızasına ermeleridir. Onların ücreti alemlerin Rabbine aittir. Peygamberler benlik nedir bilmezler; şahsi çıkar peşine düşmezler. Onlar hep "ümmetim" der, onlar adına endişe çekerler. Hz Peygamberin (s.a.v) gerçek varisleri Rabbani alimler, kamil mürşidler ve ihlaslı davetçiler de bu ahlak üzerinde hareket ederler. Onların verdikleri can, istedikleri canandır. Onlar nefislerini Allah yoluna kurban etmişlerdir.

Peygamberler son derece ihlas ve samimiyetle vazife yaparlar. Onların Allah rızasından başka bir hedefleri yoktur. Baş olmak, zenginlik ve refah içinde bir hayat bulmak, her vaziyete göre farklı bir tavır almak, bir öyle bir böyle davranmak onların işi değildir.

Peygamberler, çekişme, didişme, laf ile atışma, ona buna sataşma yoluyla insanları dine davet etmez, cahilce davranışlara girmezler. Herkesi, hikmetle, güzel söz ve tatlı yüzle, ibretli uyarı ve ikna edici nasihatla, yumuşak bir yaklaşım ve edebli davranışlarla Allah'a davet ederler.

Her peygamber bir çeşit mucize sahibidir. Allahu Teala peygamberlerini halkın önünde mucize ile desteklemiş ve peygamberliklerini isbat etmiştir.

Mucize, insanın yapması, tekrarlaması, ortaya koyması mümkün olmayan harikulade akıl üstü şeylerdir. Mucize ile Allahu Teala'nın sonsuz kudretinden bir örnek verilmiştir. Ayrıca bu şekilde mucizeyi gösteren peygamberin Allah tarafından göndedilip desteklendiği kesinleşmiş olur. Mesala, kayadan deve çıkması, dağ gibi yüksek alevli ateşin yakmaması ve gülistana dönmesi, ağacın yılan olup konuşması, denizin yarılıp yol olması, hayvanların konuşması, bulutların ve rüzgarın peygamberin istediği yön ve hızda esip istediği yere gitmesi, ölülerin diriltilmesi, ayın ikiye bölünmesi, ağaçların, taşların ve hayvanların şehâdet getirip peygamberi tasdik etmesi, peygamberin parmakları arasından su kaynayıp akması, peygamberin kısa bir anda yerleri ve gökleri dolaşıp gelmesi (miraç) gibi mucizeler, Allah'ın izniyle meydana gelmiş mucize örnekleridir. En büyük mucize Kur'an mucizesi olup Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimize verilmiştir.

Bu önemli sıfatların yanında şu temel vasıflar da peygambelere has özelliklerdir
 
Bağlantılarım
 

 
Ziyaretciler 6922 ziyaretçi (8280 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol